2004 yılında Alanya’da kurulan derneğimiz, içerisinde bulunduğu toplumun manevi anlamda imar, ıslah ve inşasında kendisine misyon yüklenen, Sohbet, Seminer,Konferans ve Hizmetiçi Programlarıyla faaliyetlerini yürüten çocuk genç ve yetişkin olmak üzere toplumun bütün kesimlerine yönelik organizasyon içerisinde olan, bir Sivil Toplum Kuruluşudur.
Türkiye genelinde 70’i aşkın ilde faaliyetlerini yürüten Sivil Toplum Kuruluşlarının üyesi bulunduğu “İnsan ve değer hareketi”nin kurucu üyesiyiz.
Çalışmalarımızı bir eğitim müfredatı doğrultusunda komisyonlar şeklinde sürdürmekteyiz.
Hareketimizin Eğitim Komisyonu başkanı ‘Nebevî Bir Eylem: Davet’ isimli kitabında bizi şöyle tanımlar :
‘Günümüzde İslâmî yapıların davet çalışmalarında farklı önceliklere sahip olmaları bir yere kadar anlaşılabilir… ‘İman hakikatleri’, ‘nefis tezkiyesi’, ‘direniş bilinci’, ‘cihad ruhu’, ‘tevhid ve şirk’, ‘İslam ahlakı’, ‘İslam devleti’, ‘siyasal İslam’, ‘toplumsal değişim’, ‘İslami eğitim ve terbiye’, ‘özgürlük arayışı’ vs. konular ekseninde kümelenen davet ve irşad çalışmaları İslam’ın bütünselliği içinde yürütülmediği zaman süreç içinde parça merkezli kemikleşmelere ve kopuşlara neden olmaktadır… Müslümanların var olan enerjileri bu defa birbirine karşı kullanılmaktadır. Anlaşılan o ki, yeni açılımlar için öncelikle kendimizi, özelimizi aşmak lazım… Dünya bizden ibaret değil… Tek doğru da bizimki değil… Bizim doğrumuz da doğrulardan bir doğrudur… Önemli olan, kalkışta önceliklerimiz farklı olsa da ortak hedefe yürüyebilmektir.’ (s.210)
Hareketimizi şöyle tanımlayabiliriz :
‘İnsanlık diye bir dert ve ıstırabımız olduğu için yüreklerimiz bizi bugün buraya taşıdı. Tebliğ ve davet biz Müslümanların öncelikli vazifesidir. Yapılan işlerin tüm amacı insanları fıtratlarıyla buluşturmaktır… İslam ümmetinin hayırlı vasfı her dönem vasat olmaktır… Aşırı uçlardan ve kutuplardan uzak durmalıyız… Yöntem olmadan hedef olmaz. Bir yürüyüşün kararlılığı ilk adımlarında gizlidir. Bir medeniyetin gücü ise değerlerinde saklıdır. Bu anlamda temel değerlerimiz tevhîd, adalet, özgürlük, meşveret, merhamet, ahlak ve onurdur… Merhum Nureddin Topçu’nun ifadesiyle ‘yarınki Türkiye’nin kurucuları yaşama zevkini bırakıp yaşatma aşkına geçit vererek sabırlı, azimli ve gösterişsiz, nümayişsiz çalışan ruh cephesinin maden işçileridir…’
‘Tevhîdin gereği olarak insanları birleştirici çalışmalar yapmalıyız. Özellikle İslam dünyası için gittikçe büyüyen iki büyük tehlike ile hızla yüzleşmeye doğru gidiyoruz: Milliyetçilik ve mezhepçilik; bu iki unsuru bertaraf edecek olan (şey ise), sözde kalmayan ümmetçilik ve karşılığı olan İslam kardeşliğini ihyadır. Milliyetçilik laikliğin İslam dünyasında Truva atıdır. Mezhepçilik fitnesine karşı ‘mezhebi din haline getirmeyen’ bir anlayışı güçlendirmeliyiz… Mücadelede birlikte olmasak da dinde kardeş olduğumuzu unutmamamız gerekir. Evet biz bir teşkilatta birlikteyiz, fakat bilmeliyiz ki, beraber olmadığımız ancak dinde kardeş olduğumuz milyonlarca kardeşimiz var. Dinde kardeş olmasak da insanlık ortak paydamız olan milyarlarca insanın olduğu bilinciyle meselelerimize yaklaşmamız gerekiyor. Elimizle ürettiğimiz çalışma modelleri yeniliğe ve dönüşüme, yenilenmeye açık olmalı. İctihadi olan yöntem ve fikirleri mutlaklaştırmadan her daim yenilemeliyiz. Bu buluşma ortamları bizi geleceğe taşımalı, sürekli kendimizi yenilemeliyiz.’